0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hamas’ın askeri kanadı olan El Kassam Tugayları, 7 Ekim’de Gazze’de başlattığı Aksa Operasyonu ile İsrail’e karşı çatışmaları yeniden alevlendirdi. Bu tarihten itibaren, İsrail Gazze’yi abluka altına alarak bombardımanlarına devam ediyor. Ayrıca İsrail, Lübnan ve Suriye’den gelen saldırılara yanıt veriyor.

Bu noktada, Hizbullah’ın İsrail’e karşı topyekün bir savaşa katılıp katılmayacağı merak konusu olmuştu. Ancak Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah, çatışmaların başından bu yana sessizliğini bozarak çarpıcı açıklamalarda bulundu. Nasrallah, “Bazıları bizim savaşa girip girmeyeceğimizi merak ediyor. Biz zaten 8 Ekim’den beri savaştayız. 8 Ekim’den beri İsrail’i vuruyoruz. Biz İsrail ile savaştayız” dedi.

Nasrallah’ın açıklamalarında vurguladığı önemli noktalardan biri, dünya kamuoyunun Gazze’deki duruma olan ilgisizliği oldu. 2 milyonun üzerinde insanın açık hava hapishanesinde yaşam mücadelesi verdiğine dikkat çeken Nasrallah, uluslararası toplumun sessizliğini eleştirdi. Gazze’deki sivillerin yaşadığı zorluklara rağmen dünyanın çoğunluğunun Filistin’in yanında durmadığını ifade etti.

Ayrıca, Nasrallah Aksa Operasyonu’nun birden fazla cephede yayıldığını belirtti ve bu operasyonun sadece bölgesel değil, tüm Filistin halkının meselesi olduğunu vurguladı. İran’ın Filistinli grupları hiçbir zaman desteklemediğini de sözlerine ekledi.

Nasrallah, İsrail’in 1 ay boyunca tek bir askeri başarı elde edemediğini ifade ederek, İsrail’in hedeflerini ulaşamayacağı kadar yüksek koyduğunu belirtti. Aksa Operasyonu’nun, İsrail’in beklenenden daha zayıf olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.

ABD’yi de suçlayan Nasrallah, ABD’nin dünya genelindeki katliamlardan sorumlu olduğunu belirtti. Gazze’deki savaşın ABD tarafından yönetildiğini savundu ve ABD’nin de bedel ödemesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Arap ülkelerini İsrail’e karşı doğal gaz ve petrol tedarikini kesmeye çağırdı.

Nasrallah’ın açıklamaları, bölgedeki çatışmaların karmaşıklığını ve uluslararası boyutunu yansıtıyor. Filistin meselesinin sadece bir hak ve batıl savaşı olmadığını, aynı zamanda büyük güçlerin ve bölgesel aktörlerin çıkarlarının da etkili olduğunu gösteriyor.